List
YÖNETİCİ Buyuk bir sirketin ust duzey yoneticilerinden biri bir gun New York
uzerinde balonla dolasmaya cikar. Aksilik bu ya, pusulasini asagiya
dusurur ve kaybolur. Inmek icin uygun bir yer ararken bir gokdelenin
tepesinde sigara icen bir adam gorur ve alcalir.
“Pardon. Ben neredeyim acaba?” diye sorar.
“Yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icindesin” der adam.
Yonetici sinirlenir:
“Sen muhendissin degil mi?” diye sorar.
“Evet.” der adam. “Nereden bildin?”
“Cunku basim belada ve sana bir soru soruyorum. Verdigin cevap 100%
dogru fakat hic bir isime yaramiyor.”
Asagidaki adam sorar bu sefer:
“Sen de yoneticisin degil mi?”
“Evet sen nereden bildin?”
“Cunku yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icinde kaybolmussun.
Pusulan yok, berbat durumdasin. Fakat bu simdi benim sucum oldu.”

 

KÖR ADAM Kör adam bir gün bir tane eğitimli köpek alır ve hemen çarşıya gezmeye çıkar.
Trafik ışıklarının oraya geldiklerinde köpek durur.Fakat yeşil ışık yandığında
karşıya geçmez.Bu böyle 4-5 ışık devam eder,köpek karşıya geçmediği gibi birde adamın bacağına işer. Bunun üstüne kör çıkarıp köpeğe bir tane bisküvi verir. Çevrede
bulunanlar da meraklı gözlerle kör adamı ve köpeğini seyrederler.Son olaydan
sonra içlerinden birisi dayanamayıp körün yanına yaklaşır ve:
– Kardeşim senin köpek yeşil ışık yandığı halde geçmedi,birde bacağına işedi
üstüne üstlük birde sen kalkmış bu köpeğe bisküvi veriyorsun der.
Körde şu cevabı verir:
– Ben onun ağzını tespit ediyorum, kıçına vuracağım…

 

HAYIR SEVMEZ AVUKAT Şehrin hayırsever vakıflarından birindeki çalışanlar şehrin en başarılı
avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler.
Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bagışta bulunması için ikna etmeye
çalışıyordu:
“-Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500 000 dolar, ancak bu
güne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir
kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat bir süre düşündü, sonra:
“-Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere
olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde
olduğunu da gösterdi mi?”
Görevli utandı:
“-Şey, hayır.”
“-Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum
olduğunu?”
Görevli utancından kıpkırmızı kesilmiş bir halde özür dilemeye çalışırken
avukat onun sözünü kesti:
“-Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç
çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti, sadece,
“-Hayır, hiç bir bilgim yoktu …” diye mırıldanabildi.
Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti:
“-Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim?”

 

KORSAN Bir liman barinda bir denizci ve bir korsan sohbet
etmekte ve  karsilikli  maceralarini anlatmaktadirlar.
Korsanin tahta bacagini, elindeki  kancayi ve
bir gözünü kapatan bandi farkeden denizci sorar:
“Eee,bacagini nasil kaybettin?”
Korsan anlatir: “Denzin ortasinda firtinaya
yakalanmistik. Dev bir dalga beni güverteden aldi
götürdü. Adamlarim beni gemiye çekerken  bir grup
köpek  baligi ortaya çikti ve aralarindan biri
bacagimi kopariverdi..”
“Korkunç…” diye sizlanir denizci “peki o kanca
nedir?”
“Aaa…,” diye devam eder korsan, “bir ticaret
gemisine borda  etmistik,  tabancalar patliyordu,
kiliçlar sakirdiyordu. O kargasada elim koptu
gitti… kimin yaptigini göremedim bile..”
“Aman Tanrim.. dehset verici bir sey bu…. peki
gözünün üstündeki  bant  nedir?”
“Bir marti geldi ve gözümün üstüne pisledi…” diye
cevap verir  korsan.
“Yani gözünü bir kus pisligi mi kör etti demek
istiyorsun?”
diye merakla sorar denizci..  “ama nasil olur?”
Korsan gayet sakin anlatir: “Kancayi taktiklari ilk
gündü,  tamam  mi?”

 

ATMAMASI LAZIM Adam doktora gitmiş,
“Doktor Bey, kalbim çok hızlı atıyor.” Doktor;
“Atmaması lazım” demiş.
Bunun üzerine adam koşa koşa eczaneye gidip
“Sizde Atmaması var mi?” diye sormuş. Eczacı:
“Atmaması bizde olmaz, karşıdaki veterinere soracaksınız.”
Bunun üzerine adam veterinerden 5 kutu Atmaması alıp beş ay kullanmış.
Sonuç süper. beş ay sonra şikayeti yeniden başlamış. Veterinere gidip
Atmaması istemiş. Veteriner:
“Maalesef bizde de kalmadı” demiş.
Bunun üzerine adam panik halinde doktora giderek “Doktor Bey, at maması
bitmiş” diye yakınmış. Doktor cevap vermiş: “Bitmemesi lazım”..

 

HAVA YASTIGI Kari koca 100 km hizla arabada gidiyorlarmis.. arabayi adam
kullaniyormus ve karisi birden;
–    “Hayatim…” demis.. “seninle 15 yil boyunca guzel bir beraberlik
yasadik…
ama artik ben bosanmak istiyorum”
Adam birsey soylememis..bu arada hizi 105’e cikarmis.. derken karisi
“neden diye soracagini biliyorum..” demis.. “bunu nasil soyleyecegimi
bilemiyorum
ama arkadasin Joe ile birkac aydir beraber oluyoruz.. ve uzgunum ama yatakta o
senden daha iyi…”
Adam yine hicbirsey soylememeye devam ederek hizi 110’a cikarmis…
kadin devam etmis.. “Evi ben istiyorum…” Artik 120’le gidiyorlarmis..
adam hicbirsey soylemiyormus.. kadin “ayrica..”demis… “butun çeklerini,kredi
kartlarini,arabayi da istiyorum…” Ve adam hizi 130’a cikartmis… hala
birsey soylemiyormus… kadin sormus: “Hicbirsey soylemeyecek misin?”
“Sen hicbirsey istemiyor musun?”. Adam 140’a cikmis ve cevaplamis:
“Hayir..ben ihtiyacim olan herseye sahibim….”
Kadin sasirmis.. ? “Oyle mi?”
“Nedir o????” Ve araba karsidaki duvara 150 km. Hizla carpmadan once adam
cevap vermis:
“AIRBAG BENDE!”

 

KÖR PILOT Yolcular uçagin yaninda otobüsten inmisler…Bavullarini
gösteriyorlar. Birbakmislar uçak sirketinin minibüsü yanlarinda
durmusiçinden kaptanpilotla, yardimci pilot inmisler… Yolcular fena
halde sasirmislar… Nasil sasirmasinlar… Kaptan pilotun elinde bir beyaz
baston. Kolunda üçnoktali bant, yardimci pilotun elinde bir köpek
tasmasi…Tasmanin ucunda birköpek… Saga sola çarparak öyle ilerliyorlar
uçaga… “Sakaherhalde” demisyolcular, dolusmuslar uçaga… Uçak pistte
hizla ilerlemeyebaslamis. Yolcularin gözleri camda. Uçak hizlanmis…
Yolcular endiselenmeye baslamislar… Uçak daha hizlanmis. Pistin sonu
hizla yaklasmaya baslamis… Uçak iyicehizlanmis… Bazi yolcular
paniklemis dua etmeye baslamislar. Uçak son hiza ulasmis.Bu arada pistin
sonuna da ulasmis. 10 metre sonra betonun bitip çimlerin basladigini gören
yolcular dehset içinde çigligi basmislar… Tam o andada kaptan pilot
levyeyi sonuna kadar çekmis… Uçak tam pist biterken tekerleklerini
yerden kesmis, havalanmis. Kaptan pilot arkasina yaslanmis. Derin bir nefes almis
ve yardimci pilota dönmüs: Biliyor musun? demis Bir gün çiglik atmayacaklar
ve hepimiz ölecegiz…

 

Türkün aklini seveyim Güney’de bir turistik lokanta, yemek listesine yemeklerin Türkçe
adlarini, karsisina da Ingilizcelerini koymus. Manti’nin Ingilizcesi
olarak da “Logi” geçiyormus. Ingilizcede böyle bir sözcük mevcut degil. Peki
nasil icad edilmis. Arastirmis ve bulmuslar: “Logic” Ingilizcede “mantik” demek.
Son harfini atmislar, olmus “manti…”

 

Teminat Çok şık giyimli adamin biri New York sehrinin en iyi bankalarindan
birine girer.Sirasini bekledikten sonra musteri temsilcisinin onundeki koltuga
oturur ve utangac bir eda ile “Cok acele 5,000 dolara 3 haftaligina
ihtiyacim var,bunu sizden hemen temin edebilir miyim diye sorar ?”
Musteri temsilcisi adamin giyiminden ve konusmasindan cok etkilenmesine ragmen,
kendi bankalari ile daha once hic calisip calismadigi veya herhangi bir
referansi olup, olmadigi gibi beylik sorularini,ezberletildigi sekilde
sorar. Adam, bunun uzerine kibarca ve ezilerek bunlarin aslinda hepsini
kendisine temin edebilecegini, fakat cok acelesinin oldugunu ve musteri
temsilcisinin temkinli yaklasiminida gayet anlayisla karsiladigini anlatir
ve sorar”Benim aklima bir cozum yolu geliyor ; kapinizin onunde 200,000
dolar degerinde Rolls Royce arabam var, bunu size teminat olarak
birakayim, 3 hafta sonra 5,000 dolari ve faizini odedikten sonra arabami geri
alirim, boyle bir cozum sizce uygun mu?” Musteri temsilcisi bunu hemen sevincle
kabul eder, adamin Rolls Royce bankanin garajina park edilir ve adam
arzu ettigi 5,000 dolari alip gider. Adam 3 hafta sonra yine ayni musteri
temsilcisinin onune gelir, borc aldigi 5,000 dolari ve 3 haftalik sure
icin tahakkuk eden 15 dolar 42 cent faizi oder. Musteri tam Rolls Royce si
ile bankanin onunden ayrilirken musteri temsilcisi biraz utanarak : “Kusura
bakmayin ama, sizin gibi bir beyefendi nasil olurda kredi karti ile
cekebilecegi 5,000 dolar icin 200,000dolar degerindeki Rolls Royce
arabasini rehin birakip 5,000 dolar kredi alir?”diye sorar. Bunun uzerine musteri
“Peki siz New York da Rolls Roycesumun basina bir sey gelmeyeceginden bu
kadar emin oldugunuz ve 3 haftalik park ucretinin15 dolar 42 cent
tuttugu baska bir park yeri biliyormusunuz?” sorusuyla cevap verir.

 

MÜHENDISLER VE ISLETMECILER  Uc isletmeci ve uc muhendisin is icabi trenle bir seyahate cikmalari

gerekir. Tren garina giderler. Uc isletmeci 3 bilet aldigi halde

muhendisler tek bilet alir. Isletmeciler bunun sebebini sorduklarinda

muhendisler, “bekleyin ve gorun,” derler.

 

Trene binerler ve tren hareket ettikten bir sure sonra uc muhendis

kalkip hep beraber trenin tuvaletine girerler. Biraz sonra konduktor

gelir ve uc isletmeciden uc bileti alir. Tuvaletin onunden gecerken

kapiyi tiklatip, “bilet lutfen,” der. Kapi acilir ve bir el bileti

uzatir. Isletmeciler bunu gorurler. Taktigi kapmislardir.

 

Donus yolculugu icin yine gara giderler. Isletmeciler bu sefer tek

bilet almislardir. Muhendisler ise hic bilet almaz.

Isletmeciler yine sasirip sebebini sorduklarinda muhendisler yine bekleyip gormelerini

soylerler.

 

Bir sure sonra yolculuk baslar. Once isletmeciler kalkip bir

tuvalete girer. Ardindan da muhendisler karsisindaki tuvalete.

Konduktorun gelmesine yakin bir muhendis cikip karsi kapiyi tiklar ve

“bilet lutfen,” der. Acilan kapidan bir el bileti uzatir.

Bileti alan muhendis diger tuvalete geri girer!..

 

ARABALAR VE BILGISAYARLAR Bill Gates Comdex bilgisayar fuarinda bilgisayar sanayiini otomobil

sanayii ile karsilastirmis ve su gorusu bildirmis:

“General Motors (GM) teknolojiyi bilgisayar endustrisi kadar

verimli

kullansaydi bugun hepimiz 25 dolarlik arabalar satin alirdik ve her

galon benzinle 1000 mil yapardik”

Buna cevap olarak General Motors (Mr. Welch sahsen) soyle bir basin

bildirisi yapmis:

GM, Microsoft (MS) gibi bir teknoloji gelistirmis olsaydi, bugun

hepimiz soyle ozellikleri olan arabalar kullanacaktik:

1) Arabaniz belli olmayan sebeplerden dolayi gunde iki adet kaza

yapardi.

2) Sokak cizgileri yeniden cizildiginde herkesin yeni bir araba

almasi

gerekirdi.

3) Arabalar otobanda anlasilamayan nedenlerden oturu stop ederdi.

herkes bunu kabullenirdi, motoru yeniden calistirir, yoluna oyle

devam

ederdi.

4) Bazi manevralar yaparken (mesela sola viiraja girerken) araba

stop

ederdi ve mars basmazdi. O zaman motorun yeniden monte edilmesi

gerekirdi.

5) Arabada ancak tek basina oturabilirdiniz. Ya da Oto95 veya OtoNT

alirdiniz ancak o zaman her koltugun parasini odemeniz gerekirdi.

 

6) Macintosh gunes enerjisiyle calisan, guvenilir olan, bes kat

hizli

ve iki kat guvenilir arabalar uretir ancak yollarin %5’ni

kullanirdi.

7) Yag gostergesi, isi ve aku ikaz lambalari yerine “genel araba

arizasi” isigi olurdu.

8) Yeni koltuklar, herkesin nazik yerlerinin ayni ebatta olmasini

sart

kosardi.

9) Airbag sistemi devreye girmeden once “emin misiniz?” diye

sorardi.

10) Araba belirsiz nedenlerden dolayi kilitlenirdi. Ancak kapi

kolunu

cekerken anahtari cevirirseniz ama ayni zamanda radyo antenini

tutarsaniz tekrar calisacakti.

11) GM sizi istemeseniz de, ihtiyaciniz olmasa da, Rand-McNally’nin

(GM kardes firmasi) deluxe bir kart setiyle almaya zorlayacakti. Bu

secenegi kabul etmezseniz araba %50 (veya daha fazla)

yavaslayacakti.

Bu sebepten GM mahkemeye dusecekti.

12) GM tarafindan yeni bir model uretildiginde soforler araba

kullanmayi bastan ogrenmek zorunda olacakti cunku pedallarin hic

biri

eski modellerdeki gibi calismayacakti.

13) Motoru durdurmak icin “BASLAT” dugmesine basmaniz gerekecekti.

 

BENIM BEN  Genc cocuk son model Porsche’si ile yolda ilerlerken kirmizi isikta durur.

Tam o sirada arkadan gelen bir kamyon buyuk gurultu ile arabaya carpar.

Ikisi de inerler bakarlar ki arabanin arkasi hasat. Kamyonun soforu gencin ayaklarina kapanir:

“Abicim sen beni affet. Ben 30 yil calissam bunu odeyemem. Sen su kardesini affet” der.

Cocuk bakar ki adamin hakkaten hali vakti pek yerinde degil.

Adami affeder ve arabasina binip yoluna devam eder. Cocuk iki, uc isik sonra

tekrar durur. Derken yine buyuk bir gurultuyle arabasina arkadan carparlar.

Cocuk arabadan iner bir de bakar ki yine ayni kamyon soforu arabasina vurmustur.

Ancak bu sefer sofor kamyondan disari cikmadan sadece kafasini pencereden uzatir ve:

“Abi benim ben. Devam et!”

 

YOLUNACAK KAZ Cok soguk bir kis gunu padisah, tebdil’i kiyafet gezmeye karar vermis.

Yanina basvezirini alip yola cikmis. Bir dere kenarinda calisan yasli bir adam gormusler..

Adam elindeki derileri suya sokup, doverek tabakliyormus.

Padisah ihtiyari selamlamis.

” Selamunaleykum ey pir’i fani…”

” Aleykumselam ey serdar’i cihan…”

Padisah sormus.

” Altilarda ne yaptin ?”

” Altiya alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor…”

Padisah gene sormus.

” Geceleri kalkmadin mi ?”

” Kalktik…Lakin, ellere yaradi…”

Padisah gulmus.

” Bir kaz gondersem yolar misin ?”

” Hem de ciyaklatmadan…”

Padisahla basvezir adamin yanindan ayrilip yola koyulmuslar.

Padisah

basvezire donmus,

” Ne konustugumuzu anladin mi ?”

” Hayir padisahim…”

Padisah sinirlenmis.

” Bu aksama kadar ne konustugumuzu

anlamazsan kelleni alirim.”

Korkuya kapilan basvezir, padisahi saraya biraktiktan sonra

telasla dere kenarina donmus. Bakmis adam hala orada calisiyor. Sormus,

” Ne konustunuz siz padisahla…”

Adam, basveziri soyle bir suzmus…

” Kusura bakma. Bedava soyleyemem. Ver bir yuz altin soyleyeyim.”

Basvezir, yuz altin vermis.

” Sen padisahi, serdar’i cihan, diye selamladin..Nereden anladin

padisah oldugunu ?”

” Ben dericiyim…Onun sirtindaki kurku padisahtan baskasi

giyemezdi.”

Vezir kafasini kasimis…

” Peki, altilara alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor ne demek ?”

Adam, bu soruya cevap vermek icin de bir yuz altin daha almis.

” Padisah, alti aylik yaz doneminde calismadin mi ki, kis gunu

calisiyorsun, diye sordu…Ben de, yalnizca alti ay yaz degil,

alti ay da kis boyu calismazsak, yemek bulamiyoruz dedim.”

Vezir bir soru daha sormus,

” Geceleri kalkmadin mi ne demek ?”

Adam bir yuz altin daha almis.

” Cocuklarin yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kiz. Evlendiler,

baskasina yaradilar, dedim”

Vezir gene kafasini sallamis.

” Bir de kaz gonderirsem dedi, o ne demek ?”

Adam gulmus…

” Onu da sen bul…”

 

YESILCAM’DA DOGUS KURALLARI – Kavga sahnelerinde, eger ortalikta bir havuz

gorunuyorsa, grup ne kadar kalabalik olursa

olsun, kavga butun kotu adamlar havuza atilana

kadar surer…

– Havuzun gercekten de kotu adamlar uzerinde

nihai bir etkisi vardir. Havuz yakininda

kalabalik bir dogus cereyan ettiginde, kotu

adamlar kahramanimiz tarafindan defalarca yere

serilseler bile kalkip yeniden saldirirlar.

Ancak havuza atilan asla havuzdan cikip tekrar

saldirmaz.

– Tabancali catismalarda kurtulmak icin fotr

sapka giymek yeterlidir. Bu kesin bir tabudur:

Fotr sapka takan birinin, sapkasi vurulur…

(Ancak sapka vurulduktan sonra, eger yeniden

ates edilmeden once alip basina takamazsa,

artik hayati tehlikededir.)

– Ormanda dogus sahnelerinde, polis tam iyi adam

kotu adamlarin hepsini alt eder etmez gelir.

Kahramanimiz son yumrugu atinca, birden bire

orman yolunun ortasinda arka arkaya dizili iki

ya da uc polis arabasi belirir.

– Polis baskinlarinda, kac polis arabasi olursa

olsun, hepsinin kapilari ayni anda acilir.

Ondeki arabadan iki tane pardesulu ve fotr

sapkali sivil polisle iki tane uniformali

polis, arkadaki araba ya da arabalardan da

dorder tane uniformali polis cikar…

– Silahli catisma sahnelerinde, en kotu yer

tavandir. Tavanlarda kotu adamlar durur ve

hepsi tek tek vurulup asagiya duser. (Kotu

sonla bitecek bir filmse ve kahramanimiz

olecekse bile, yerdeki adamlardan biri tara-

findan vurulur.)

– Tavandaki adamin yapabilecegi en kotu sey, ar-

kasi donuk olan kahramanimiza nisan almaktir.

Cunku tam o anda, kahramanimizin arkadasi

tarafindan vurulur.

– Eger kotu adamin elinde bastan bicak varsa

korkuya gerek yoktur. Cunku bu durumda, kahra-

manimiz kolunu bukerek bicagi elinden dusurur.

Ancak elinde bicak gorunmeyen adamlar tehlike-

lidir, cunku son anda cikarip esas kiz ya da

esas oglanin karnina saplayabilir.

– Yerde kum varsa, kotu adam ne yapar eder bir

avuc alip kahramanimizin gozune atar…

– Kalabalik kavgalarda filmin kanramanini yenme-

nin en pratik yolu, kafasina bir cuval gecirip

cuvalin etrafini urganla sarip, dort bir yan-

dan sopayla vurmaktir.

 

UCAK KAZASI Uçakta bes kisi varmis. Pilot, Michael Jordan, Bill Gates, Dalai Lama ve
bir hippi. Oldukça yüksek bir irtifada uçarlarken, uçagin motorlar
birdenbire bozulmus ve ucak hizla düsmeye baslamis. Pilot büyük bir
telasla yolcularin yanina gelmis. “Beyler” demis “biraz sonra yere
çakilacagiz ve sadece dört tane parasükümüz var, biri bende!” deyip
parasütü ile uçaktan atlamis. Michael Jordan hemen ayaga firlayarak
“Beyler” demis “Biliyorsunuz ben dünyanin en büyük sporcusuyum ve dünyanin
benim gibi insanlara ihtiyaci var” ve bir parasüt kapip uçaktan atlamis.
Derken, Bill Gates de hemen ayaga firlamis “Beyler” demis “Biliyorsunuz
ben de dünyanin en zeki adamiyim ve dünyanin benim gibi zeki insanlara
ihtiyaci var” ve o da parasütlerden birini kapip atlamis. Dalai Lama ve
hippi birbirlerine bakmislar. Dalai Lama “Evlat, ben oldukça verimli ve
bereketli bir hayat yasadim, gerçek aydinligi buldum. Oysa senin önünde
uzun ve güzel bir hayat var. Parasütü al ve atla, kendini kurtar” Hippi
gülmüs: “Endiselenme dede, dünyanin en zeki adami az önce benim sirt
çantamla atladi!”
CASUS Amerika ile eski SSCB arasindaki soguk savasin en hareketli yillari…

Amerika, Rusya’dan istihbarat almak icin oraya bir gizli ajan gondermeye

karar veriyor. Ajan icin yuzlerce aday arasindan en iyi ozelliklere

sahip bir tanesi seciliyor.

 

Ajan yapilan tum testlerden mukemmel sonuclar aliyor, Ruscasi mukemmel,

hatta yerel $iveleri dahi cok iyi derecede konusabiliyor, her turlu

silahi basariyla kullanabiliyor, diplomatik yetenekleri olaganustu…

 

Secilen ajan haftalar suren cok zorlu egitimlere tabi tutuluyor ve goreve hazirlaniyor.

 

En sonunda gorev zamani geliyor ve ajan, Rus Hava sahasina gece gizlice

giren kucuk bir ucaktan parasutle atlayarak gorevin oldugu sehire yakin

koylerden birinin civarina birakiliyor. Yere basariyla ve sessizce inen

ajan parasut ve yanindaki diger donanimi kamufle ediyor ve yaninda

getirdigi yerel giysileri giyerek civar koye dogru yola cikiyor.

 

Sabaha karsi havanin aydinlanmasiyla koye yaklasan ajan, tarlasina gitmek

icin yola cikan bir koyluye rastliyor ve ona yanasarak yerel aksanla ve

mukkemmel bir rusca ile gidecegi sehre nasil vasita bulabilecegini soruyor.

Koylü cevap veriyor:

– Amerikali misin?

 

$oka giren ve hayretler icinde kalan ajan cevap veriyor:

– Onu da nereden cikardin?

 

Koylunun cevabi:

– Bizim buralarda pek zenciye rastlanmaz da!

 

IYI INGILIZCE “THIS JOB FINISHES IN THE BLACK ARM” (Bu is kara-kolda biter)

– A LOVE STORY –

Ender was a very ripe boy. His father was a middle situationed man.

He was from Middle-pole. To make his son read in good schools he

made everything coming from his hand. He took everything to eye. Even

he

made his wife’s “it’s five-in-one-place”s read. His mother was a

house woman. Every job used to come from her hand. In making food

there was no one on her top. The taste of the observations she

cooked used to stay on your palate. This woman made her hair brush for

her

son. When Ender became sick, she cried her two eyes two fountains.

When Ender finished lise he wanted to be a tooth doctor, and he

entered the university exams and won Tootherness School. In the

school he knew to each other with Jale. When he saw her he said,

“Oh! Jale are you using ABC also”. She said, “I can not see any

difference”. Ender said, “Why more should you pay”. Thus Ender was

hit to Jale in first look but Jale was not hit to him in the first

look. But her blood boiled to him. A few weeks later they cooked

the job and they gave lentil to the oven. Jale’s father was

money-father.

He turned the corner many years ago by making dreamy export. But Jale

was

not like her father. She was

very low hearted girl. Her father was wanting to make her head-eye

with his soldierness friend Abdullah bey’s son Abdurrahim.

Abdurrahim finished first school and didn’t read later. He became rough

uncle.

He started to turn dirty jobs when he was a crazy blooded man. He

was his mother’s eye. Reportedly said “HINK” fell from his father’s

nose.

So three under, five up he was like his father. When he saw Jale, he

put eye to her. His inside went. His mouth watered. His eyes opened

like

fortune stone. He grinned dirty dirty.

To be able to see Jale, Ender’s inside was eating his inside.

Finally, together they went to a park. When they were wrinkling in

the park, Abdurrahim saw them. First he pulled a deep inside. And

thenhis eyes turned. He couldn’t catch himself. He wanted to send

them to wooden village, but he collected himself. He felt that the

basket weather was blowing for him. He decided to leave them head to

head. At that moment the satan poked him. He fit to the satan, he

pulled his gun and fired. However, a man passing stayed under lead

rain and poor man went to who hit. He erected the horseshoes. In one

moment, scarletish doomsday broke.

The without mirrors came. They took all of them under eye. Jale’s

inside was blood crying. The man died eye seeing seeing.

And so, this job finished in the black arm.